27 Mart 2012

Hep mi aynı şey?

Uzun süredir hastayım. Bide üstüne aldatıldım depresyon mod en üst seviyelerdeydi. İçimden pek yazmak gelmedi. Nadir olur bana bu. Genelde yazmak iyi hissettirir. Ama ne kafamı toplayabiliyorum. Ne cümle kurabiliyorum. Bu yazı için bile şimdiden özür dilerim..


Hep mi aynı şey olur? Bir insan aynı acıyı kaç farklı kişiden kaç kez yaşayabilir ki? Hep neden başa döner ki? Acılarımızın hesabını kim verecek bize? İşlemediğimiz günahların bedelini ödememiz haksızlık değil mi? Hayat değil adil olan. Ahirette göreceğiz adaleti. Peki o zaman kadar bunca yaşanılan şeyi nasıl kaldıracak bedenlerimiz ? Ruhumuzu bu kadar kirlenmişliğin arasında nasıl temiz tutacağız? Kafamda daha bir ton soru var. Ve cevapsız kalanların hepsi kalbime düşen ateş parçası. Mesela diyorum ki; Niye yaptın bana bunu? Hiç mi anlatamadım sana kendimi. Hiç mi dökmedim içimi. Hiç mi bilmedin ne çektiğimi. Hiç mi göremedin seni nasıl sevdiğimi. Engelleri mi nasıl yıktığını hiç mi hissetmedin. Hayatımda 2 kez sevdim. İlki öldüresi bir acıyla bırakmıştı. Sense ölesi bir acıyla bıraktın. İlkinde öğrenmiştim ayağa kalkmayı. Her şeye gülmeyi. Şimdi sen öğretiyorsun acımı sürünerek yaşamayı. Ne ilki kadar gücüm var ne de umudum. Böyle millete '' ben mutluyum '' oyunu yapamayacağım üzgünüm. Ölüyorum lan ölüyorum. Ve içimdeki bu acı bitmedikçe ben gülmeyeceğim.  Çıkmayacağım yatağımdan. Arkadaşlarımın teselli laflarını duymayacağım. Duyarsam da '' Bana ne '' , '' Bana ne lan ben kanıyorum bana ne '' diyeceğim. Uğraşmasınlar benimle. Dokunmasınlar bu sefer bana. Bıraksınlar beni bana. Aynısı mı olur? Bir kalbi aynı yerden aynı şekilde nasıl kanatırlar? Peki nasıl dayanılır bu acıya? Tekrar açılan yarayı nasıl sarar insan? Aslında bıraktım kanasın yaram. Kendi kendine iyileşsin bu sefer. Dokunmayacağım bile. Ama baktıkça göreceğim nasıl açıldığını o yaranın. Unutmayacağım ki, dönmeyim geri.
Yıktığın duvarların altında kaldım ben. Şimdi tekrardan kaldırıp o duvarları onarıp tekrar engel yapmalıyım canımı yakacak insanlara. Ama oda gelmiyor içimden. Okula gitmek ayrı bir işkence. Seni gördükçe acım yineleniyor. Tekrar seviyorum seni. Sonra tekrar yaşıyorum o acıyı. Sonra tekrar nefret ediyorum senden.
Yatağımdan bir saniye ayrılmak istemiyorum. Yastığımla sevişiyorum her gün. Vücudumda ki bütün fazla suyu ona akıtıyorum. Sırılsıklam oluveriyor aşkımla. Sonra allah belasını verebilir uykusuzluğun. Uyutmayan o şizofreni düşüncelerin. Sana her gün bir adım atıyorum. Sonra üç adım düşüyorum. Dört adımda boğuluyorum. Beşinci adımım ölüyor. Ve ben gene sana gelemiyorum. Ağlayışın geliyor aklıma. Oh diyorum bazen. Yaşattığı acıyı çeksin biraz deyiveriyorum. Sonra döktüğün damlalar kalbime sıçrıyor. Yok diyorum ben ağlarım ikimizin yerine o mutlu olsun. Yaptığı her şeye rağmen o önce unutsun. Ben bulurum bir çaresini diyorum. Bulurum değil mi? Hep vardır bir çare. Yoksa da eririz pare pare..
En çok annem üzülüyor. O alışkın değil ki böyle donuk olmama. Nasıl uğraşıyor bir görsen. Konuşturmaya çalışıyor. Yemek yedirmeye uğraşıyor. Gözümün içine bakıyor mutlu oluyum diye. Hadi beni üzdün de onu üzmeye hakkın var mıydı?
Ben senin böyle orosbu çocuğu -olay annenlik değil- olduğunu bilseydim. Koyar mıydım hayatımın merkezine? Koyar mıydım hayallerimin içine?
Hadi özgür bıraktım seni. Şimdi istediğin bedeni özleyebilirsin :)


2 yorum:

  1. Siz neden depresyona giresiniz bırakın kendisi girsin günahlarından dolayı depresyona!Ahirete kalmaz her şey! Siz o cezayı burda kesesiniz diye belki de tanrı size bunu lutfetti!

    YanıtlaSil
  2. Kimsenin cezasını kesemem ben. Yani yapamıyorum. Çeker elbet birgün cezasını.

    YanıtlaSil